Birleşmiş Milletler tarafından, tüm dünya genelinde Otizme dikkat çekilmesi ve farkındalık yaratmak amacıyla ilan edilmiş bir gündür; 2 Nisan…
Otizmden korkmak, umutsuzluğa kapılmak yerine doğru bir şekilde ne olduğunu kavramak, nasıl davranmamız gerektiğini vurgulamak ve farkındalık oluşturmak gerekiyor. Dünya gibi maalesef ülkemizde de son yıllarda artış gösteren otizm, bir ruh hastalığı değil, nörolojik bir rahatsızlıktır.
T.C Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre bugün ülkemizde; 1,5 milyona yakın otizmli birey ve hayatlarına etki ettikleri aile bireyleri ile toplam olarak 5,5 milyon aile ferdi mevcut. Genetik farklılıkları nedeniyle yaşanacak zorlukları, en aza indirmek ise hepimizin görevi.
Dünya genelinde artış gösterdiği tespit edilen Otizm bozukluğu; 1975’ li yıllarda her 5000 kişiden biri otizm bozukluğu yaşıyorken, 2009 yılında bu veriler her 110 kişiden biri olarak düzeyde yükselmiştir. Otizm’ in erkek bireylerde görülme oranı ise kadın bireylere göre 4-5 kat daha fazladır.
Hızla artan Otizm rahatsızlığının artış sebepleri ise tanısal farklılıklar, ebeveyn yaşlarında görünen artış, sosyal nedenler, coğrafi etmenler olarak belirlenmiş durumda. Erken tanı ve eğitimin yüksek derece önem taşıdığı belirtilen Otizm’ de, toplumu bilinçlendirmek gerekiyor.
Otizm Hakkında Bilinmesi Gerekenler;
Otizm; Doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan, beyin hücreleri arasında mesaj taşıyan kimyasal ileticilerin eksikliği ve ya fazlalığından kaynaklanan, diğer bireyler ile iletişim güçlüğü yaşanmasına neden olan nörogelişim bozukluğudur.
Kesin bir tanı konması için 3 yaşın beklendiği, ancak bulguların 8 aylıkken başlayabileceği Otizm Spektrum Bozukluğu’nda; erken tanı ve bir takım eğitimler sayesinde, bireylerin yaşam kalitelerinde artış oluşturulabiliyor.
Tek bir nedene bağlı olmayan Otizm; genetik yatkınlığı bulunan çocuklarda daha çok görünen, farklı etkenlerin bir arada bulunması ile ortaya çıkıyor. Otizmli bireylerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak, otizmli çocuklara karşı daha duyarlı olmak toplum olarak tüm yetişkinlerin görevidir.
Otizmin Belirtileri Nelerdir?
- Çocuklarda konuşamama ya da konuşmada gerilik,
- Kalıp haline gelmiş ya da devamlı tekrar edilen konuşma,
- Empati kuramama yani diğer insanların hissettiklerini anlayamama,
- Rutinlere bağlılık ve sürekli aynı şeyleri yapma isteği,
- Göz kontağı kuramama ve kurmak istememe,
- Kendi yaş çevresi ile arkadaş olamama, iletişim sorunları yaşama,
- Paylaşmakta zorlanma ve ya paylaşmaya ilgisizlik,
- Söylenenlere tepki vermeme,
- Anlamı olmayan el hareketleri,
- Kendi duygularını anlayamama en sık rastlanan genel belirtilerdir.
Otizm Tedavi Süreci Nasıldır?
Otizm’ de, standart bir tek tip tedavi süreci bulunmuyor. Fakat semptomları en aza indirmenin beraberinde yetenek seviyesini en üst düzeye çekmenin mümkün olduğu, farklı yöntemler uygulanabiliyor.
Genellikle Otizmli her bireye, kendine göre özel hazırlanan bir tedavi süreci uygulanıyor. Ortak bir payda da toplamak gerekirse; normal insanlar bir yaşam sürülmesi amaçlanarak, özel eğitimler ve tedavi süreci başlatılıyor.
Motor yetenekleri arttırmaya yönelik hazırlanan terapi desteği, konuşma becerisini geliştirme ve sosyal iletişimi en üst düzeye çıkartmak için oluşturulan terapi yöntemleri, davranışsal eğitimler ile tedavi sağlanıyor. Ancak hiperaktivite, depresyon ya da konsantrasyon eksikliği gibi durumlarda, uzmanların uygun görmesi halinde ilaç desteği yapılabiliyor.
Otizm’ de Toplumsal Sorumluluğumuz;
- Çocuğunuz ile aynı sınıfı paylaşan Otizmli bir çocuk varsa, diğer çocuklardan farklı olmadığını kendi çocuklarımıza öğretmeliyiz.
- Otizmli bireylere ve ailelerine gereken motivasyonu sağlamada yardımcı olmalıyız,
- Toplamda gördüğünüz Otizmli bireylere aralıksız ve rahatsız edecek şekilde bakarak rencide etmemeliyiz,
- Sosyal sorumluluk projelerine katılmalı, konuya dair farkındalık oluşturmalıyız,
- Otizm dernek ve kuruluşlarında gönüllü olarak çalışabiliriz,
- Toplumu Otizm hakkında bilinçlendirmeye ve önyargıları kırmaya çalışmalıyız,
- Gerekli olması halinde maddi ya da manevi destekten çekinmemeliyiz.