İnsan bedeni doğumdan, ölüme kadar düzenli bir sistem ile çalışıyor. İlerleyen yaşlarla beraber, buna bağlı olarak gelişen pek çok sağlık sorunu ortaya çıkıyor. Üstelik düzenli spor hayatınızda yoksa ve beslenmenize dikkat etmiyorsanız, çok daha erken yaşlarda bu hastalıklar gündeme gelebiliyor.
Son zamanlarda en sık rastlanan hastalıkların başını ise diyabet, hipertansiyon ve kalp damar hastalıkları çekiyor. Yapılan araştırmalar 65 yaş ve üzeri bireylerin, yaklaşık olarak %90’ında bu hastalıklarından birinin olduğunu doğruluyor. %35’inde iki hastalık, %23’ünde ise 3 hastalık bulunduğunu gösteriyor.
En sık görülen diyabet, tansiyon ile kalp ve damar hastalıklarını ise felç, kanser, kansızlık, kemik erimesi takip ediyor. Yaşlanmak, elbette hastalık anlamına gelmiyor. Ancak özellikle belirli bir yaş sonrasında hareket etmekten kaçınmak yerine, düzenli egzersizler ile kasları aktif tutmak gerekiyor.
İlerleyen Yaşlarda En Sık Karşılaşılan Hastalıklar;
Hipertansiyon… Yaşadığımız süre zarfında beslenme şekline özen göstermeyerek, sağlıksız yağ içeren besinler ile beslenilmesi sonucunda öncelikle fazla kilolar ortaya çıkıyor. Alınan bu fazla kilolara hareketsiz bir yaşam, bol tuz, sigara ve alkolde eklendiğinde daha ciddi sorunların oluşması kaçınılmaz oluyor. Atar damarlardaki kan basıncının, yükselmesi sonucunda oluşan hipertansiyon, tüm bu olumsuz koşulların sonucunda meydana geliyor. Baş bölgesinin arka kısmında ortaya çıkan ağrıya genellikle burun kanaması ve yorgunlukta eşlik ediyor. Hipertansiyon yani yüksek tansiyonun teşhisi, belirtileri zamanla ortaya çıktığından hemen konamayabiliyor. Bu durum ise yaşamı tehdit eden önemli bir sonuçtur. Teşhis edilmiş bir hipertansiyon sorununuz bulunuyorsa; öğünlerinizde tuzu azaltmalı, alkol ve sigara kullanımından olabildiğince uzak durmalı, beslenmenize dikkat ederek yağlı yiyeceklerden kaçınmalı ve ideal kilonuzun üzerinde iseniz hemen zayıflama çalışmalarına başlamalısınız.
Diyabet… Diyabet yani şeker hastalığı da ilerleyen yaşlarda daha sık karşılaşılan hastalıkların başında yer alıyor. Pankreas normal düzeyde çalışmıyorsa salgılanan insülin miktarının yetersiz kalması durumunda ortaya diyabet çıkıyor. Diğer bir sebep ise dolaşımda olan insülinin yeterince etkin olmaması. İdrar yolu enfeksiyonu, kolay hastalanma, mantar enfeksiyonu gibi şikayetleriniz varsa, genetik yapı ile aile üyeleri arasında diyabet hastalığı olan birey bulunuyorsa diyabet hastası olunması kaçınılmaz olacaktır. Diyabetin en belirgin belirtileri arasında ağız kuruluğu, çok sık idrar yapma, sık sık su içme ihtiyacı ve sebepsiz halsizliktir. Bu şikayetleri uzun süredir yaşıyorsanız, mutlaka doktorunuza görünmelisiniz. Risk altında bulunan bireyler ise kandaki yağ oranı yüksek olanlar, yüksek tansiyon hastaları, genetik yapısında diyabet bulunanlardır.
Kalp ve Damar Hastalıkları… Vücudun gereksinim duyduğu oksijeni ve besini taşıma görevini üstlenen kan, kalp sayesinde vücuda dağıtılmasını ve dokulara taşınmasını sağlamaktadır. Kalp damar hastalıkları, bu nedenle büyük riskin bulunduğu rahatsızlıklardır. Kalp çalışmaya devam etmesine rağmen, yeterli miktarda kanı damarlara taşıyamıyorsa kalp yetmezliği meydana çıkar. Kalp ve damar hastalıklarına yakalanmada risk taşıyanlar; genetik olarak ailesinde bu hastalığa sahip bulunanlar, hipertansiyon, diyabet, kolesterol, sigara kullanımı gibi faktörlere sahip olanlardır. Fazla yorulma ya da efor harcama, yoğun stres, yağlı ve ağır yemekler ile beslenme gibi tetikleyici etmenler sonrasında ortaya çıkmaktadır. Göğüs kafesinin sol kısmında, bir yumruk gibi oluşan ağrı, ardından çeneye, sol kola ve mideye kadar yayılabilmektedir. Böyle bir sorun yaşıyorsanız bunu diğer ağrılardan ayırt etmek için dinlenerek beklemelisiniz. Eğer bu ağrı dinlendiğinizde azalarak kayboluyorsa kalp ve damara bağlı bir ağrı demektir. Ancak dinlenmenize rağmen ağrı geçmiyor ve bulantı, terleme, baygınlık hissi de eşlik ediyorsa, bu bir kalp krizi olabileceğinden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir.