Egzama, ciltte kuruluk, kaşıntı, kızarıklık ve bazen de kabarcıklarla kendini gösteren kronik bir cilt hastalığıdır. Bu rahatsızlığa neden olan durumlar kişiden kişiye farklılık gösterebilir ancak genellikle çevresel faktörler, genetik yatkınlık ve bağışıklık sistemi bozuklukları egzamanın temel nedenleri arasında yer alır. Özellikle atopik dermatit adı verilen egzama türü, çocukluk döneminden itibaren başlayabilen genetik geçişli bir durumdur ve ailede alerji, astım ya da saman nezlesi öyküsü varsa risk daha da artar.
Çevresel etkenler egzamanın alevlenmesinde büyük rol oynar. Soğuk hava, kuru iklim, deterjanlar, sabunlar, parfümler, bazı kumaş türleri (özellikle yün) ve kimyasal maddeler cildi tahriş ederek egzamanın başlamasına veya şiddetlenmesine neden olabilir. Ayrıca stres, hormon değişiklikleri ve terleme de egzama ataklarını tetikleyebilir. Alerjik reaksiyonlara neden olan toz akarları, polenler ya da hayvan tüyleri gibi faktörler de egzama gelişimini destekleyebilir.
Bazı besinler de egzama oluşumunda etkili olabilir. Özellikle inek sütü, yumurta, fındık, deniz ürünleri ve soya gibi alerjen gıdalar, hassas bünyelerde egzama belirtilerini artırabilir. Besin kaynaklı egzama genellikle bebeklerde ve küçük çocuklarda daha sık görülür. Dolayısıyla egzama tedavisinde, kişinin hangi faktörlere karşı hassas olduğunu belirlemek ve bu tetikleyicilerden uzak durmak çok önemlidir.

Egzama Belirtileri Nelerdir?
Egzama, farklı yaş gruplarında ve vücudun çeşitli bölgelerinde görülebilen yaygın bir cilt hastalığıdır. En belirgin belirtisi yoğun kaşıntıdır. Kaşıntı, egzamanın başlangıç aşamasında hafif olabilirken, ilerleyen dönemlerde daha şiddetli hale gelebilir ve kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Kaşıma sonucunda cilt tahriş olabilir, yara oluşabilir ve bu da enfeksiyon riskini artırır.
Bir diğer yaygın belirti ise ciltte kızarıklık ve iltihaplanmadır. Egzamalı bölgelerde cilt genellikle kırmızı, hassas ve sıcak olur. Bu durum, bağışıklık sisteminin cilde karşı geliştirdiği aşırı tepkinin bir sonucudur. Egzama, iltihaplı bir hastalık olduğu için bu kızarıklık genellikle cildin yüzeyinde görülür, ancak daha derin dokularda da etkisini gösterebilir.
Ciltte kuruluk ve pullanma da egzamanın önemli belirtilerindendir. Egzama hastalarının cildi, doğal yağlarını yeterince üretemediği için nemini kolayca kaybeder. Bu durum, cildin pul pul dökülmesine ve çatlamasına neden olur. Özellikle kış aylarında, kuru hava nedeniyle egzama belirtileri daha da şiddetlenebilir.
Egzama zaman zaman su toplayan küçük kabarcıklar ile kendini gösterebilir. Bu kabarcıklar kaşındıkça patlayabilir ve sızan sıvı, cildin daha da tahriş olmasına neden olur. Bu tür belirtiler genellikle egzamanın akut evresinde görülür. Kabarcıkların iyileşmesiyle birlikte kabuklanma ve sertleşmiş cilt bölgeleri ortaya çıkabilir.
Uzun süreli egzama vakalarında deri kalınlaşması (likenifikasyon) gelişebilir. Sürekli kaşıma nedeniyle cilt kalınlaşır, sertleşir ve doğal dokusunu kaybederek daha koyu bir renk alabilir. Bu durum, egzamanın kronik hale geldiğinin bir göstergesidir ve tedavisi daha uzun sürebilir.
Son olarak, psikolojik etkiler de egzama belirtileri arasında dolaylı olarak yer alır. Şiddetli kaşıntı ve ciltteki görünüm bozuklukları, özellikle çocuklarda ve ergenlerde özgüven kaybı, stres, uyku problemleri ve sosyal çekinmelere yol açabilir. Bu nedenle egzama sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da ele alınması gereken bir sağlık sorunudur.

Egzama Hastalığında Tedavi Yöntemleri
Egzama, tamamen ortadan kaldırılamasa da doğru tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilen bir cilt hastalığıdır. Tedavi süreci, hastalığın şiddetine, yaygınlığına, kişinin yaşı ve genel sağlık durumuna göre planlanır. İlk adım, egzamanın tetikleyicilerinin belirlenmesi ve bunlardan uzak durulmasıdır. Alerjen maddeler, sert sabunlar, deterjanlar, yünlü giysiler veya stres gibi etkenler egzamanın alevlenmesine neden olabilir. Bu nedenle, bu tür faktörlerin tanınması ve mümkün olduğunca hayat tarzından çıkarılması önemlidir.
Nemlendiriciler, egzama tedavisinde en sık kullanılan ürünlerdir. Egzamalı cilt genellikle kurudur ve dış etkenlere karşı savunmasız hale gelmiştir. Bu durumu dengelemek için nemlendirici kremler ya da merhemler günde birkaç kez uygulanmalı, özellikle banyo sonrası nemli cilde sürülmelidir. Parfümsüz ve alkolsüz ürünler tercih edilmeli, cilt bariyerini onarmaya yardımcı içeriklere (örneğin seramid, gliserin veya vazelin) sahip ürünler kullanılmalıdır.
Topikal kortikosteroid kremler, iltihaplı ve kaşıntılı egzama lezyonlarında doktor önerisiyle kullanılabilir. Bu kremler, ciltteki iltihabı hızlı bir şekilde azaltarak rahatlama sağlar. Ancak kortizonlu kremlerin uzun süre ve kontrolsüz kullanımı ciltte incelme, renk değişikliği gibi yan etkilere yol açabileceği için mutlaka dermatolog kontrolünde uygulanmalıdır. Hafif egzama vakalarında ise daha düşük güçlü kortizonlar tercih edilirken, şiddetli vakalarda daha güçlü formlar kullanılabilir.
Antihistaminikler, özellikle gece kaşıntısını azaltmak ve uyku kalitesini artırmak için tercih edilir. Ağızdan alınan bu ilaçlar, vücuttaki alerjik reaksiyonları baskılayarak rahatlama sağlar. Ayrıca egzama nedeniyle oluşabilecek enfeksiyon riskine karşı, doktor gerektiğinde antibiyotik tedavisi de önerebilir. Özellikle egzamalı bölgelerde kabuklanma, akıntı ya da kötü koku varsa, bakteriyel enfeksiyon ihtimali düşünülür ve antibiyotik tedavisine başlanabilir.
Egzamanın bazı formlarında, özellikle tedaviye dirençli vakalarda, fototerapi (ışık tedavisi) etkili olabilir. Bu yöntemde, cilt ultraviyole B (UVB) ışınlarıyla kontrollü olarak ışığa maruz bırakılır. Fototerapi, iltihabı azaltır, cilt hücrelerinin yenilenmesini dengeler ve kaşıntıyı hafifletir. Ancak bu tedavi, belirli merkezlerde uzman gözetiminde uygulanmalı ve güneş yanığı riski göz önünde bulundurularak dikkatli planlanmalıdır.
Yaşam tarzı değişiklikleri de tedavinin kalıcılığını destekler. Dengeli beslenme, yeterli uyku, stres yönetimi ve düzenli cilt bakımı, egzama kontrolünde önemli rol oynar. Bazı durumlarda psikolojik destek ya da stres yönetimi teknikleri (nefes egzersizi, yoga, meditasyon gibi) de fayda sağlayabilir. Egzama kronik bir hastalık olduğundan, tedavi sadece ilaçla değil, bütüncül bir yaklaşımla yürütülmelidir.
