Uzak Doğu’da Lao-Tse, Konfüçyüs, Buda gibi pek çok tanınmış kişi tarafından benimsenmiş, yaklaşık olarak 2500 yıldır uygulanan sağlıklı beslenme biçimi olan makrobiyotik beslenme, son zamanlarda duymaya başladığımız yeni bir beslenme şekli.
Çin felsefesindeki Yin Yang prensiplerine dayanan mikrobiyotik beslenme, aşırı noktalara dağılan enerjinin kontrol altına alınarak dengelenmesi ile Yin Yang yiceklerin belirlenmesinde rol alıyor. Mikrobiyotik beslenme; insan doğasına en uygun beslenmenin tam tahıl, bakliyat ve sebze ağırlıklı olduğu beslenme olduğunu savunmaktadır.
Temelinde insan ve doğanın uyum içinde yaşaması ve enerjiyi doğru kullanarak, tam bir denge sağlamasına dayanmaktadır. Yalnızca bireysel olarak beslenme konusunu ele almayan makrobiyotik beslenme, evren ve insan arasındaki bağın kurulması ile de doğrudan ilgilenmektedir.
Kısaca özetlemek gerekirse geniş, uzun, büyük, iri anlamında kullanılan makro ile yaşam anlamına gelen bios kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkan “uzun yaşam için beslenme” şeklinde de açıklanabilmektir.
Makrobiyotik Beslenmede Yer Alan Temel Besinler;
- Ham yağlar olarak tabir edilen susam yağı ve zeytinyağı,
- Lahana ve yaprakları, turp ve turp otları,
- Balkabağı, brokoli, havuç, pancar, mantar,
- Tatlı patates, taze soğan, pırasa, karnabahar,
- Soğan, sarımsak, maydanoz,
- Nohut, bezelye, fasulye, mercimek, bakla
- Tofu, tempeh, seitan, tamari, soya sosu
- Badem, fıstık, fındık, ceviz, susam, kaju, ayçekirdeği, kabak
- Deniz yosunları,
- Darı, arpa, kahverengi pirinç, amarant, kinoa, yulaf, çavdar, mısır
- Tam tahıllı makarna ve erişteler
- Fermente soya ürünleri ve miso
- Yeşil çay, beyaz çay, bancha çayı gibi bitki çayları
- 2 haftada bir olmak üzere Balık
- Çorba çeşitleri…
Yin Yang’ın Beslenme Üzerindeki Etkisi
Yin/Yang oluşumları her insanda birlikte bulunmaktadır. İnsanların Yin tarafı sakin, huzur verici, yaratıcı ve sosyal özellikleri ile bilinirken; Yang tarafı ise aktif, dikkatli, enerjik ve keskin tavırlıdır. Her besinde de Yin/Yang birlikte bulunmaktadır.
Yin tarafının yüksek olması durumunda; tembellik, depresyon, dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon bozukluğunun meydana gelmesine sebep oluyor. Yin Yang dengesini yeniden geri kazanabilmek için balık, soya fasulyesi filizi, tam tahıllar, kök sebzelerin tüketimine ağırlık verilmelidir.
Yang tarafının enerjisinin fazla olması durumunda ise sinirlilik, gerginlik, rahatlamada zorluk çekmek gibi olumsuz durumlar ile karşılaşılabiliyor. Böyle bir durumda Yin/Yang dengesinin korunması için salata, haşlanmış sebze, taze meyvelerin tüketimine ağırlık verilebilir.
Soğukta ve uzun zaman alarak yetişen küçük, kısa, sert ve az su oranına sahip, diğer bitkilere oranla çok daha geç pişen bitkiler yang grubunda yer almaktadır. Yang besinler, soğuk ve yağışlı kış mevsimlerinde tüketildiklerinde, vücut ısısını yükseltir ve bedensel kuvvet kazandırmaktadır.
Sıcak yaz mevsimlerinde ise yin besin grubu tercih ederek vücut ısısını düşürmek ve ferahlamak mümkündür. Sıcak iklimlerin hakim olduğu bölgelerde hızlı bir şekilde yetişebilen, uzun, büyük, yumuşak, sulu besinler yin besin grubunda yer almaktadır.
Daha çok tropik besinlerden meydana gelen Yin besinleri, mor ve mavi görünüşlere sahiptir. Alkol ve kahve tüketiminde de bireylerin yin özelliklerini aktifleştirdiğini unutmamalıyız.
Makrobiyotik beslenmede, aşırı yin ve aşırı yang olarak ifade edilen besin gruplarının tüketimleri tavsiye edilmemektedir. Aşırı Yin/Aşırı Yang grupta olan besinlerin, metabolizma üzerinde güçlü etkisi olması nedeniyle önerilmemektedir. Uzun süreli tüketimlerinde, bir takım sağlık sorunlarına neden olduğu bilinmektedir.
Aşırı Yin besinler; şeker, baharat grubu ve alkolden meydana gelir. Aşırı Yang besinleri; et, yumurta ve peynirden oluşmakta olduğunu bilirsek, bu beslenme şekline göre daha kontrollü tüketilmesi gerektiğini öğrenmiş oluruz.