HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) ve AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu), birbirleriyle ilişkili ancak farklı kavramlardır. HIV, bağışıklık sistemini hedef alarak vücutta enfeksiyonlara karşı savunmayı zayıflatan bir virüstür. HIV, kişinin bağışıklık sistemindeki T hücrelerine saldırır ve zamanla bu hücrelerin sayısını azaltarak bağışıklık sistemini zayıflatır. HIV, kan, semen, vajinal sıvılar ve anne sütü gibi vücut sıvıları yoluyla bulaşır ve tedavi edilmediğinde ilerleyici bir hastalığa yol açabilir.
AIDS ise, HIV’in neden olduğu ileri aşama bir bağışıklık sistemi bozukluğudur. HIV enfeksiyonu ilerlediğinde, bağışıklık sistemi ciddi şekilde zarar görür ve bu durum AIDS olarak tanımlanır. AIDS, bağışıklık sisteminin çok zayıflaması sonucu vücudun çeşitli enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale gelmesiyle karakterizedir. AIDS, HIV’in tedavi edilmediğinde ve ilerlediğinde ortaya çıkan son aşamadır ve çeşitli opportunistik enfeksiyonlar ve belirli kanser türleriyle ilişkilidir.
HIV ve AIDS arasındaki bu farklar, hastalığın evreleri ve tedavi yaklaşımlarını anlamak açısından önemlidir. HIV enfeksiyonu, antiretroviral tedavi (ART) ile kontrol altına alınabilir ve HIV pozitif bireylerin AIDS’e ilerlemesini önlemek mümkündür. Uygun tedavi ile HIV pozitif kişiler, AIDS aşamasına geçmeden sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. Bu nedenle, erken teşhis ve düzenli tıbbi takip, HIV’in AIDS’e dönüşmesini önlemek ve bireylerin yaşam kalitesini artırmak için kritik öneme sahiptir.
HIV Belirtileri Nelerdir?
HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) enfeksiyonunun belirtileri, enfeksiyonun evresine ve bireysel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genel olarak HIV enfeksiyonu üç aşamadan oluşur: akut HIV enfeksiyonu, kronik HIV enfeksiyonu ve AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu). Her aşamanın belirtileri farklılık gösterir.
Akut HIV enfeksiyonu, HIV virüsünün vücuda girdikten 2-4 hafta sonra ortaya çıkan ilk aşamadır. Bu dönemde, grip benzeri semptomlar görülebilir. Ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kas ve eklem ağrıları, halsizlik ve terleme gibi belirtiler bu evrede sıklıkla görülür. Ayrıca, vücutta döküntüler ve ağızda yaralar da meydana gelebilir. Lenf bezleri şişebilir ve bazı kişilerde ani kilo kaybı yaşanabilir. Bu belirtiler genellikle birkaç hafta sürer ve çoğu zaman grip ya da soğuk algınlığı ile karıştırılabilir.
Kronik HIV enfeksiyonu, semptomsuz bir dönemi ifade eder ve HIV’in bağışıklık sistemini yavaşça zayıflattığı bir aşamadır. Bu dönemde genellikle belirgin semptomlar olmayabilir, ancak bazı kişilerde hafif halsizlik, gece terlemeleri veya sık sık enfeksiyonlar gibi genel belirtiler görülebilir. Kronik dönem, yıllarca sürebilir ve kişinin bağışıklık sistemi yavaş yavaş zayıflar.
HIV enfeksiyonu tedavi edilmediğinde, AIDS evresi gelişebilir. AIDS, bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zarar gördüğü ve kişinin çeşitli opportunistik enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale geldiği son aşamadır. AIDS belirtileri, sık sık tekrarlayan enfeksiyonlar, şiddetli kilo kaybı, sürekli ishal, aşırı terleme ve gece terlemeleri, ağız yaraları, cilt döküntüleri ve halsizlik gibi belirtileri içerebilir. Bu aşamada, bağışıklık sistemi çok zayıf olduğu için, vücut çeşitli hastalıklara karşı korumasız hale gelir.
HIV’in erken teşhisi ve tedavisi, hastalığın ilerlemesini önlemek ve yaşam kalitesini artırmak için kritik öneme sahiptir. Belirtiler fark edildiğinde, HIV testi yaptırmak ve uygun sağlık hizmetlerine başvurmak önemlidir.
AIDS Belirtileri Nelerdir?
AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu), HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) enfeksiyonunun en ileri aşamasıdır ve bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıfladığı bir durumu ifade eder. AIDS’in belirtileri, bağışıklık sisteminin zayıflamasının ve vücudun çeşitli enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale gelmesinin bir sonucudur.
AIDS hastalarında sıkça görülen belirtiler arasında sürekli ateş, gece terlemeleri ve açıklanamayan kilo kaybı yer alır. Bu semptomlar, vücudun bağışıklık sistemiyle mücadele ederken yaşadığı zorlukları gösterir. Ayrıca, AIDS hastalarında sık sık enfeksiyonlar görülür. Bunlar arasında akciğer enfeksiyonları, tüberküloz ve kandida gibi fırsatçı enfeksiyonlar bulunabilir. Bu tür enfeksiyonlar, bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle daha sık ve şiddetli hale gelir.
Ciltte döküntüler, lezyonlar ve pigment değişiklikleri de AIDS’in yaygın belirtilerindendir. Ayrıca, sindirim sistemi sorunları, şiddetli ishal, bulantı ve kusma da görülebilir. Ağız ve boğazda beyaz lezyonlar (kandidiyazis) ve yutma zorlukları da AIDS’in erken belirtileri arasında sayılabilir. Nörolojik semptomlar, zihin bulanıklığı ve hafıza problemleri de bu evrede ortaya çıkabilir. Bu belirtiler, AIDS’in bağışıklık sisteminin yanı sıra sinir sistemini de etkilediğini gösterir.